Sakarya Meydan Muharebesi: Bir Ulusun Direnişi

Sakarya Meydan Muharebesi, var olma mücadelesinde bir dönüm noktası, tarihimizin en çetin savaşlarından biridir.
23 Ağustos – 13 Eylül 1921 tarihleri arasında gerçekleşen bu savaş, Kurtuluş Savaşı’nın kaderini belirleyen, her yönüyle büyük fedakarlık ve azmin destanı olmuştur.
Bu muharebe, Türk ordusunun Yunan kuvvetlerine karşı verdiği en önemli ve en zorlu savunma savaşlarından biriydi.
Sakarya Nehri kıyılarında ve Polatlı civarında cereyan eden bu çatışmalarda, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde Türk ordusu, “Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır!” sözleriyle adeta tarihe kazınan bir direniş sergilemiştir.
Bu savaşta, Türk askerleri için geri çekilmek bir seçenek değil, sadece bir stratejik manevra idi.
***
Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılması, her şeyden önce inanılmaz bir direncin ve fedakarlığın sonucudur. O dönemdeki zorluklar, yalnızca savaşın şiddetiyle sınırlı değildi.
Türk ordusu, yeterli mühimmat ve lojistik destekten yoksun bir şekilde savaşa girmişti. Askerler, çoğu zaman yemek ve giyecek sıkıntısı çekiyordu. Cephenin sürekli hareket halinde olması, bir yandan da düşmanın ilerlemesini durdurmak için taktiksel geri çekilmeler yapmayı gerektiriyordu. Bu zor koşullar altında bile askerimiz, vatan sevgisi ve bağımsızlık aşkıyla her etnikten yurttaşıyla, müslimiyle, gayri-müslimiyle, kadınıyla, erkeğiyle hatta henüz bıyığı terlememiş çocuklarıyla bile her türlü zorluğa göğüs germiş ve büyük bir mücadele vermiştir.
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar; herkes cephe gerisinde orduya destek vermiştir. Tarım ürünlerini, hayvanlarını ve hatta giysilerini orduya bağışlamışlardır. Kadınlar kağnılarla cephane ve erzak taşımış, her yaş ve cinsiyetten insan bu milli mücadeleye elinden gelen tüm katkıyı sunmuştur.
***
Sakarya Meydan Muharebesi, milletimiz için büyük bir askeri zafer olmanın ötesinde, moral ve manevi bir kazanımdı. Bu zaferle birlikte, Türk ordusu Batı Anadolu’yu düşman işgalinden kurtarma yolunda büyük bir adım atmıştır.
Ayrıca bu zafer, Türkiye’nin uluslararası arenada da tanınmasını ve bağımsız bir devlet olarak kabul edilme sürecini hızlandırmıştır.
Sakarya’dan sonra Batı cephesinde savunma pozisyonundan taarruz pozisyonuna geçilmiş ve zaferin önü açılmıştır.
Ancak bu büyük zaferin bedeli de ağır olmuştur. Sakarya Meydan Muharebesi’nde binlerce askerimiz şehit düşmüş, yaralanmış ve sakat kalmıştır.
Bu kayıplar, ulusumuzun özgürlük ve bağımsızlık uğruna ne kadar büyük bir bedel ödediğini göstermektedir.
Bir milletin dirilişi, yeniden ayağa kalkışı ve esarete boyun eğmeyeceğini dünyaya haykırışı olan Sakarya Meydan Muharebesi, aynı zamanda bağımsızlık uğruna verilen mücadelenin ne denli zor olduğunu da gözler önüne sermiştir.
Sonuç olarak, Sakarya Meydan Muharebesi, milletimizin azmi, direnişi ve bağımsızlık tutkusu ile tarihimizdeki en parlak zaferlerden biri olmuştur.
Bu zaferle birlikte, ulusumuz bağımsızlık yolunda kararlı adımlarla ilerlemiş ve nihayetinde zafere ulaşmıştır.
Bugün, bu büyük destanın yıl dönümünde, şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum.
Onların bize miras bıraktığı özgürlük ve bağımsızlık ülküsünü sonsuza dek yaşatmak en büyük görevimizdir.
Saygılarımla
Bahadır Eren