kavgaN

kavgaN…

Adolf Hitler, 20. yüzyılın en tartışmalı ve yıkıcı figürlerinden biridir.

1889 yılında Avusturya’da doğmuş, I. Dünya Savaşı’na katılmış ve daha sonra Almanya’da Nazi Partisi’nin (NSDAP) lideri olmuştur. 1933 yılında Almanya Şansölyesi (başbakanı), 1934’te de Führer (lider) unvanıyla diktatör olmuştur.

Yahudi soykırımı (Holokost), II. Dünya Savaşı’nın başlaması ve milyonlarca insanın ölümü onun yönetimi altında gerçekleşmiştir. Aşırı milliyetçi, otoriter ve ırkçı ideolojilere sahipti…

Hitler, 1923 yılında Münih’teki başarısız darbe girişimi (Beer Hall Putsch) sonrasında tutuklanarak Landsberg Hapishanesi’ne gönderildi.

Bu süre içinde, sekreteri Rudolf Hess’in yardımıyla “Kavgam” (Almanca: Mein Kampf) adlı kitabını yazdı. Amacı, hem kendi hayat hikâyesini anlatmak hem de siyasi görüşlerini yaymaktı.

Biz de senin için bir kitap yazsak herhalde adı “Kavgan” olurdu.

Bu milletle uzun yıllar kavga ettin.

Hakaret ettin, hapse attın, işkence gören, ölen, intihar eden…

Onlarca kavganın sonu hüsranla bitti…

Yıkıcı etkilerini düşünebilir misin?

Seni yok etmeye çalışan bir gruba direnmek zorundasın.

Ne uğruna…

kavgaN uğruna…

Büyük Türk milletinin uyanışına şahitlik ettiğimiz bu günlerde, iktidar partisi çatısı altındaki herkes ama herkes…

İlk günlerde: herhangi bir sorun olmadığını, reisimizin bunu anında bastıracağını, korku ve paniğe kapılmamalıyız telkinleriyle geçirdiler…

Direniş dinmeyince ve beklentilerinin tam tersine büyümeye başlayınca,

Panik havasına girdiler…

Bir kitap girişi yapalım mesela;

“Sabah uyandığında ilk işi pembe gazetesini okumak ve içinden “memleketi nasıl yönetiyorum diye gururlanan” Asrın Lideri…

“Halkın büyük kesimi ayaklandı, sokaklara sığmaz oldu insanlar” manşetini görünce pembe gazetesinde,…

Köpürdü…

Elinde gazeteyi buruşturarak sertçe yere fırlattı.

Telefonu kaptığı gibi baş yaverini, sinirden ağzından çıkan laflar anlaşılmayan ifadelerle odasına çağırdı…

-Ferit…!
-Neler oluyor????

-Bir şey yok paşam.
-Bir grup kendini bilmez vatansız ezansız ayaklanmış. Gazlarını alsınlar, dağılırlar hametlüm padişahım…

Tabi durum değerlendirmesi için, şakşakçı kesimi organize etmesi için ekranlar başına geçmesi gerekiyordu…

– “Bir grup kendini bilmez, muhalefetin maşası olmaktan vazgeçsin…!” falan filan…

İsmet Paşa ile Atatürk arasından geçen bir diyalog geliyor aklıma;

“…dünyanın en zor işi Türk milletini ayağa kaldırmaktır. Ben en çok bu noktada zorlandım. Bundan daha zor olanı ise, harekete geçince bu milleti durdurmaktır!”

Bunun ikinci ayağında artık içine hapsoldukları, o yalan, o pempe balon patladı…

Panik ve kaygı düzeyleri arttı ve kendi aralarında;

“yok canım”

“güç bizde ezer geçeriz korkmayın”

“reisimiz var Allah şükür, paniğe kapılmayın hemen”

gibi konuşmalar geçtiğinden adım gibi eminim…

Tabi sonraki aşamada artık tehditler, hapse atmalar, göz dağı vermeler başladı.

Bu aşamada tamamen korkuya hapsoldular. O yüzden sağa sola saldırıyorlar emin olunuz.

Ama bugün tehlikenin tam anlamıyla farkına vardıklarına emin oldum…

Bunu nereden mi anladım?…

Panik halinde ilk gittiği yere bakın…

Nerenin açılışını apar topar yapar gibi, ekranlara verilen görüntüye bakın…

Özetle; büyücülük yapmaya devam etmek için gittiği yere bakın…

Büyücülük budur işte. Siz hala büyücülerin, önündeki küreden hayatı gördüğünü falan mı sanıyorsunuz?

Büyücüler, manipülasyonculardır.

İnsanları büyülerler…

Kandırırlar ve sonra sağarlar…

Milyonları sağarlar hem de…!

Yarın halkı sokağa da çağıracaklar belli ki.

Kimse gitmeyecek…

Göreceksiniz…

Vallahi Kimse gitmeyecek…

Terörsel eylemlere de jet kaldırmaya da yeltenebilirler…

Bunlardan herşey beklenir…

İktidarını kaybetmemek için herşeyi ama herşeyi yapmaya çalışacaklar…

Ama bitti bu iş bence.

Çünkü sonunda umut olan bir yola girdi bu gençler…

Geri döndüremezsin…

Merhametin, şevkatin, iyiliğin, adaletin yolundan gidenleri,

Geri döndüremezsin…

Çağdaşlığın, gelişmişliğin, büyük güç olmanın reçetesi bu direnişteki çocukların ellerinde…

Geri döndürebilir misin?

Olayları ve gidişatları iyi okumak, değerlendirmek lazım…

Özetle bu milletle kavga ettin ve kendi sonunu getirdin…

Ama biz hiçbir zaman şunu unutmadık;

“Muhtaç olduğumuz kudret,damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur!”

kavgaNın bitmesi dileklerimle…

Bahadır Eren
29.03.2025

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir